KANATLI HAYVANLARDA İMMUNSUPRESYON
Endüstriyel kanatlı yetiştiriciliğinde, gerek broyler gerekse yumurtacı ve hindi yetiştiriciliğinde olsun böylesine yoğun bir sistemin içerisinde hayvanlar, birçok hastalık etkenine maruz kalmaktadırlar. Ancak, hayvanların sahip oldukları genel ve özel bağışıklık sistemleri, onları tabiatın bütün olumsuz koşullarına karşı koruyabilmektedir.
Kanatlı hayvanların, bulunduğu çevreye adaptasyonunu ve immun sisteminin çevreden gelen uyarılara direncini belirleyen daha başka faktörler de bulunmaktadır. Özellikle doğal yaşamlarının dışında, toplu yaşam içerisinde, insanların daha fazla gıda gereksinimlerini karşılamak için geliştirilen sistemlerde, verimi en üst düzeye çıkarırken hastalıklardan korunmak için ise çok özel önlemlerin alınması hedeflenmektedir. Bu çerçevede hayvan sağlığı üzerinde yapılan birçok çalışmada, öncelikle hastalıklardan koruma stratejileri çok özel önlemler arasında yer almıştır. İşte immun sistem, yani bağışıklık sistemi özel bir koruma sistemi olarak titizlikle korunmalıdır.
Tüy, deri, trachea, barsak florası gibi faktörler, hastalığa karşı, hayvanlarda genel bir direnç oluştururken, dalak, sekal tonsiller, kemik iliği, timus, ve Bursa fabricius gibi bariyerler de, özel bağışıklık direnci oluşturmada etkili rol oynarlar.
Humoral ve hücresel yanıtlar, B.fabricus ve timus organlarına bağlıdır.
B.fabricius seksüel olgunluğa kadar aktif olarak büyür, daha sonra küçülmeye başlar ve kloakanın dorsalinde yer alan içi plikal kıvrımlar şeklinde kloakaya açılan küçük bir kese şeklindedir.
Timus, boyun bölgesinde, juguler vena yanında lokalize olmuştur. Trachea ve özefagus boyunca uzanmış 6 çift lobtan oluşmuştur. Embriyonel dönemin 5. gününden itibaren oluşmaya başlar, seksüel olgunlaşma ile geriler. T lenfositler, bağışıklıkta çok önemli rol oynayan özel hücrelerdir.
Embriyonel gelişmenin son safhasından başlayarak T ve B lenfositler, sekonder lenfoid organlar olan dalak, sekal tonsiller, bezli mide ile ilgili lenfoid doku, oral-nasal-lacrimal sistemler ve ek olarak başta yer alan Harderian bezleri şeklinde, çevresel organlara göç ederler. Lenfositler, çevresel sisteme ulaştıklarında, fagositik hücrelerin de yardımı ile vücuda giren antijenlere karşı reaksiyon oluştururlar.
Çevresel lenfoid organlara ek olarak gonadlar, böbrekler, tiroid bezi, karaciğer, hipofiz bezi ve pankreas bezi de immun sisteme dahil olur.
Civcivde yumurta kesesindeki maternal antikorlar ile gerçekleşen maternal bağışıklık, civcivin karşılaştığı her türlü mikroorganizmaya karşı özel koruma sağlar. Civcivler 2-4 haftalık yaşa gelene kadar maternal antikorların yıkımı söz konusudur.
Maternal bağışıklık özel olarak gelişirken, embriyonel gelişime paralel olarak, kuluçka hijyeni ve idaresi de oldukça önemlidir. Yani, yönetimsel disiplin maternal bağışıklığı güçlendirir veya zayıflatabilir.
İmmunsupresif hastalıklar, yüksek mortalite ve üretimde ekonomik kayıplar nedeniyle kanatlı endüstrisini tehdit etmektedir.
Özellikle kanatlı hayvanlarda sekonder infeksiyonların fazla görülmesi ve aşılara düşük immunolojik yanıt ve tirasyondaki heterojenik yapı immunsupresyonun önemli işaretleridir. Eğer bu detay gözden kaçarsa aşı uygulamaları sonucunda ortaya çıkan yetersiz bağışıklık, infeksiyonlardaki anlam verilemeyen artışlar, mortalite artışı, performans değerlerinde düşme çok bariz bir şekilde ortaya çıkar. Broyler entegrasyonlarında immunsupresif nedenli infeksiyonlar sonucunda, bakteriyel infeksiyonlarda artış, yem dönüşü oranında düşme ve oluşan bu problemlerin çözümü için kullanılan ilave ilaç masrafları ekonomik yönden büyük zararlara neden olur.
KANATLI HAYANLARDA İMMUNSUPRESYON NEDENLERİ
Kanatlılarda immunsupresyon birçok nedene bağlı olarak gelişir. Bu nedenleri infeksiyonel nedenler ve infeksiyonel olmayan nedenler olarak katagorize edilir. İnfeksiyonel nedenlerde, virüsler, bakteriler, parazitler, infeksiyonel olmayan etkenleri; mikrobiyel toksinler, mikotoksinler kimyasallar, ilaçlar, beslenme yetersizlikleri ve çeşitli fiziksel/çevresel stres olarak sıralanabilir.
Sıcaklık, hava kitlesi, yemin kalitesi, altlık kalitesi, metre kareye fazla sayıda kanatlı düşmesi, teknik hatalar, yemlikler, içme suyu sistemi, ışık programı, yem kalitesi, stres, immunsupresyon nedenli hastalıklara yol açarlar. Bu faktörler; parazit, bakteri ya da virüs kaynaklı hastalıkların şiddetini de arttırırlar.
KANATLI HAYVANLARDA İMMUNSUPRESYON BELİRTİLERİ
Broyler sürülerinde en genel belirti performans değerlerindeki düşme ve özellikle son dönem olarak adlandırılan 20-25 günlerde ölümlerdeki artışlar işaret eder. Performans değerleri arasında özellikle canlı ağırlık ve yem dönüşüm oranı olumsuz etkilenir.
Bir diğer olumsuzluk ise son dönemde ortaya çıkan mortalite artışıdır. Mortalite çoğunlukla bakteriyel nedenlidir ve tedavi gerektirir. Bu nedene tedavi masrafları ile birlikte ciddi ekonomik kayıplar şekillenir. Yetiştirme dönemi boyunca birçok hastalıkla karşılaşılır. Bu hastalıkları primer hastalık olarak kabul etmek ise çoğu zaman şirketleri yanlış yol sevk etmektedir. Aslında anılan hastalıklar başlı başına hastalık olmalarının yanında bağışıklık sistemi baskılamalarından dolayı da piliçlerde hastalıklara zemin oluşturan çok önemli faktörler olarak karşımıza çıkmaktadırlar. Bu hastalıkların her birinin çok detaylı olarak incelenmesi gerekir. Belli başlı olanları sadece isim olarak belirtmek istiyorum. İleride bu konulara farklı yönleri ile yaklaşımlar gösterebileceğiz.
KANATLI HAYVANLARDA İMMUNSUPRESİF HASTALIKLAR
Gumboro (IBD), Tavukların İnfeksiyöz Anemisi (CIA), Marek Hastalığı (MD), Kanatlı Kökozu (Avian Lenfoid Leukozis), Retüküler Endotelial Hastalık (REV), Hemorajik Enteritis (HEV), Reovirüs İnfeksiyonu (REO), Avian Pneumovirus İnfeksiyonu (ART), Kriptospirodiosis İnfeksiyonu, Hindi Korizası (Bordetellozis), Mikotoks**ozis, Aflatoks**ozis, Okratoks**ozis, Trikotesen mikotoks**ozisi,
Kanatlı hayvanlarda immun sistemin çok hızlı gelişmesi nedeniyle erken dönemde oluşabilecek immunsupresif etkilerin önlenmesi oldukça önemlidir. Bu nedenle infeksiyöz karakterde olan özellikle IBDV ve CIAV infeksiyonlarının kontrolü, immun sistemin iyi gelişimini sağlar.
Bir işletmede veya entegrasyonda sıklıkla bakteriyel nedenli infeksiyonlar görülüyor ve performans değerleri beklenen düzeyin altında şekilleniyorsa, bu durum immunsupresyon kaynaklı olabilir. Bu nedenle konunun immunsupresyon yapan faktörler yönünden incelenmesi, problemin ya da problemlerin çözümünü kolaylaştırabilir. Genel önlemler arasında, biyogüvenlik önlemlerinin eks**siz uygulanması ve üretimin tüm aşamalarını kapsaması, başarılı ve sağlıklı bir üretim için vazgeçilmezdir.
Dr.Ömer Zeyyad MISIRLIOĞLU
Uzm.Veteriner Hekim